İsmail Kahraman’ın kaleminden Türk basın tarihinde Devr-i Alem

Bu güne kadar basın ile ilgili birçok yazı kaleme aldım. Basın İlan Kurumu ile ilgili neler yazdım. Basınla ilgili yazdığım yazıları okuyabilirsiniz.

Dün Basın İlan Kurumu’nun Valilik İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürleri için Darıca’daki Bayramoğlu Tatil Köyü’nde düzenlediği eğitim seminerine katıldım. Burada Basın İlan Kurumu Genel Müdürü sayın Mehmet Atalay ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Orhan Erinç ile birer söyleşi yaptık. Yerel basının sorunlarını bir kez daha dile getirdim. Seminer ile ilgili ayrıntılı haberi arkadaşlarımız bu sayfadan verdiler. Ancak ben bugüne kadar Basın İlan kurumu ile ilgili bir çok yazı kaleme aldım. Her fırsatta ve her platformda yerel basının sorunlarını dile getirmeye çalıştık. Bu sütunlardan da basının sorunlarını ve basın İlan Kurumu’nun çalışmalarını vermeye çalıştık.Gelin şimdi son iki yılda nelere değinmişiz birlikte okuyalım.

Basın İlan Kurumu’ndan tarihi hizmet

Son bir aydır Basın İlan Kurumu tarafından düzenlenen İstanbul, Bursa ve Ankara’daki 3 ayrı seminere katıldım. Basın İlan kurumu yerel medyaya yönelik çok güzel hizmetler yapmaya başladı.yeni yönetimde kurum şeffaflaştı, her şey açık hale gelip, özellikle yerel medyanın bilgi, birikim, teknoloji ve ekonomik olarak güçlendirmesi için başlattı çalışmalar devam ediyor.

KOSGEB ile Basın ilan Kurumu7nun düzenlediği Ankara’da düzenlediği yerel medyayı ekonomik olarak güçlendirmek için ciddi kararlar alındı. Seminere katılarak yapılan konuşmaları dinledim. Anadolu medyası için çok önemli kararlardı. Temini ediyorum bunlar sözde kalmayarak uygulanır ve Anadolu medyası ekonomik olarak güçlenir.

Türkiye’de kaç gazete ve TV var

Hiç düşündünüz mü acaba Türkiye’de kaç gazete ve TV vardır? Ankara toplantısında bunu da öğrenme fırsatım oldu. Basın İlan kurumu yönetimi Kurulu Başkan yardımcısı tarafından yapılan açıklamada 6 binden fazla gazete ve 4 binden fazla Tv olduğunu öğrendim. Gerçekten büyük bir rakam. İnternet medyası da hızla gelişiyor. Basın yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü İnternet yasasının önümüzdeki aylarda çıkacağını söylemişti. Basın ilan kurumu da yakında tüm Türkiye çapında yetki ve sorumluluk alarak gazetelerin resmi ilan dağıtımı ve denetimini üstlenecek, ayrıca internet medyasının da takibini yapacak.bu kararlar gecikmiş ve çok önceden alınması gereken kararlardı.Basın ilan kurumu medyadaki başıbozukluğun bu şekilde önüne geçerek Türk medyasına büyük bir hizmet edecek.Önümüzdeki dönemde Basın İlan Kurumu’nun adını daha sık duyacağız.

KOSGEB’de yerel medyaya kredi desteği

KOSGEB İdaresi Başkanlığı ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ile organize edilen ‘’Medya Kuruluşlarına Yönelik KOSGEB Destekleri Bilgilendirme Toplantısı’’, KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ve Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Seyit Ahmet Baş ile yerel basın başta olmak üzere tüm medya işletmelerinin temsilcilerinin katılımlarıyla Ankara Rixos otelinde gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında konuşan KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan, “Türkiye’nin dört bir yanından buralara geldiniz. İnşallah sizi eli boş göndermeyeceğiz. Bunun bir kere müjdesini vereyim. KOSGEB olarak her zaman yanınızda olacağız” diyerek basın mensuplarına söz verdi.

KOSGEB’de büyük bir değişim ve dönüşüm yaşandığını söyleyen Kaplan, bu çerçevede 2009 yılında hedef kitlenin genişletilerek, hizmet sektörünün de kapsam içine alındığını hatırlattı. Geçen yıl mevzuatta da değişiklikler yapıldığını kaydeden Kaplan, hedef kitlenin 3.2 milyona ulaştığını belirterek “2010 yılında da KOBİ’lere yönelik uyguladığımız KOBİ Destek Yönetmelikleri değişti.Bugünlerde bu çalışmaların meyvelerini topluyoruz. Artık KOSGEB, ciddi bir değişim ile konfeksiyon tarzı destek yapısından çıktı, ‘size nasıl yardımcı olabiliriz?’ adının konulabileceği bir destek anlayışına geçti.” diye konuştu. Kaplan artık ‘terzi usulü’ bir destekleme modeline geçtiklerini dile getirdi.

Dünyada her şeyin hızla değiştiğini ve buna ayak uyduramayanların geride kaldığını kaydeden Kaplan, “Sizin Daha dün internet medyası, sosyal medya diye bir şey yoktu. İnternet medyası, sosyal medya, değişik unsurlar, belki bunun daha farklı gelişmeleri, bizim farklı durumlarla karşı karşıya kalmamıza sebep olacak.” ifadesini kullandı.

“İşbirliği birleşmek değil”

Medya temsilcilerine reçete olarak sunabilecekleri bir destek programı olduğunu söyleyen Kaplan, “Rekabet ederken birbirinizin ayağına basmaktan ziyade hep birlikte pasta büyütmek zorundayız” diyerek, bu konudaki projelere destek olmak istediklerini ve ortak pazarlama, ortak yatırım, ortak teknolojik gelişmeler gibi projelere nitelikli destek olacaklarını belirtti.

“Sen farklı olarak ne yapıyorsun?”

Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Seyit Ahmet Baş ise törende yaptığı konuşmada KOSGEB ile bir fikir ortaya koyduklarını, önemli olan kısmının da bunun hayata geçirilmesi olduğunu vurguladı. Büyük bir değişim yaşandığını kaydeden Baş, artık haber dinlemek için ‘ajansı’ beklemek gerekmediğini, gün içindeki gelişmelerin internetten takip edilebildiğini hatırlatarak, yeni şeylerin önünün açılması gerektiğini ifade etti. Baş, “Bu toplantıyla bir başlangıç yapıyoruz. 20 yıllık maliyeciyim. Meslek hayatım kaynak aramakla geçti. Midas’ın altın elini bir yerde göremedim. Böyle bir el yok. Bugün gazeteler basıyoruz, ilan reklam alıyoruz, ajanslardan haber derliyoruz. Bunları herkes yapıyor. Peki sen farklı olarak ne yapacaksın?” ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak KOSGEB çok önemliydi. Benim için anlamlı tarafı uzun süredir görmediğim bir çok gazeteci arkadaşımla görüştüm. Gazeteci arkadaşlarımın Devri alem programlarını takip etmesi beni mutlu etti. Seminerden sonra bir gün daha kalarak Ankara’da hem belgesel çekimleri yaptım hem de milletvekilleriyle görüştüm.Ankara izlenimlerini yarın sizlerle paylaşacağım.

MEDYA EĞİTİM SEMİNERLERİ

Basın Yayın Genel Müdürlüğünden Basın İlan Kurumuna Medya Eğitim Seminerleri

Son 1 haftadır Basın ilan Kurumu Genel Müdürlüğü ile Basın Yayın Genel Müdürlüğünün düzenlediği Medya seminerlerini yakından takip ettim. Bursa’daki 1.5 günlük semineri, 3 güne çıkararak boş zamanlarda Bursa ile ilgili belgesel çekimleri de yaptım. Bursa Belgeseli’nin senaryo metnini www.belgeselyayincilik.com sitesinden okuyabilirsiniz.

Türk Medyasının geleceğine yönelik devlet kurumlarının düzenlediği seminerler çok önemli. Seminerlerin en önemli tarafı Türk medyasının Alman Vakfının eğitim seminerlerinden kurtarmış olması. Devlet Türk medyasını alman vakfı lobisinden kurtardı.

Yakından takip edip belgesel TV programını çektiğim İstanbul ve Bursa’daki medya eğitim seminerleri tam anlamıyla yararlıoldu.Medya ile ilgili bir çok eğitim seminerini yıllardan beri takip ediyorum. Gazetecilik ve tv belgesel programcılığı yapan birisi olarak, daha önceki seminerlerle karşılaştırdığımda bu seminerlerin ne kadar faydalı olduğunu gördüm. Bugün bu seminerlerle ilgili görüşümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

İnternet medyasının yasası çıkıyor

Bursa’daki Medya Eğitim Seminerinde Basın Yayın Genel Müdürü Murat Karakaya ile özel röportaj yapıp, Devr-i Alem programı için belgesel de çektik. Genel Müdür Murat Karakaya ile Devr-i Alem programına yaptığı özel açıklamada, Basın Yayın Enformasyon genel müdürlüğünün geçmiş tarihini ve bugüne kadar yaptığı hizmetleri net bir şekilde ortaya koydu. En önemli açıklaması yıllardan beri başı boşluk içinde bulunan internet medyasına çeki düzen verecek, internet medyası kanun tasarısının yasalaşmakta olduğunu açıklamasıydı. Geleceğin medyası olan internet medyasının artık bir yasası olacak. Bu çok büyük bir eksiklik, bu eksikliğin giderilecek olması Türk medyası adına sevindirici.

Basın yayın Genel Müdürü ile eğitim seminerleri üzerine de konuşmalar yaptık. Seminerlerin daha sık aralıklarla ve kapsamlı olarak yapılmasını ve gerekirse il bazında üniversitelerle iş birliği içinde medya eğitim seminerlerinin devam etmesini istedim. Üniversite iş birliği içerisinde yapılacak medya eğitim seminerleri çok faydalı ve çok yararlı olacağına inanıyorum. Seminerlerin Üniversitelerin içerisinde verilecek olması Türk medyasında akademik çalışmalara da fırsat tanıyacak.

Görüşmemiz de Genç ve yeni evlenmiş olan Basın Yayın Genel Müdürüne mutluluklar dilerken, Basın Yayın Genel Müdürlüğünün önümüzdeki dönemlerde daha büyük hizmetler yapacağına inanıyorum. Sayın Genel Müdürle yaptığımız röportaj önümüzdeki günlerde birçok televizyonda Devr-i Alem adı ile yayınlanacak. Bu tv programında Türk basın tarihi belgeselinde geniş yer vereceğiz

Bursada’ki eğitim seminerinde kim ne konuştu

Bursa’daki eğitim seminerinde başta Devlet Bakanı Bülent Arınç olmak üzere, yetkililer önemli konuşmalar yaptı. Radyo Televizyon Üst Kurulu ( RTÜK) Başkan Vekili Taha Yücel ile de söyleşi yaptık. RTÜK ile ilgili bilgiler aldık.
Ak parti Bursa Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa Valisi Şahabettin Harput, Radyo Televizyon Üst Kurulı ( RTÜK) Başkan Vekili Taha Yücel, T.C Başbakanlık Bayın –Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü (BYEGM)Murat Karakaya ve 18 konuşmacı’nın Katıldığı Eğitim Seminerine . Bursa, Balıkesir, Bilecik, Çanakkale, Kütahya, Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da faaliyet gösteren yerel Televizyon, Radyo, Gazetelerde çalışan basın mensuplarının yanı sıra yakın zamanda deprem felaketi yaşayan Van ve ilçelerinden yerel basın mensupları, ayrıca Balkan ülkelerinde Türkçe yayın yapan basın kuruluşlarında çalışan Türk gazeteciler ile KKTC, Belçika, Hollanda, Almanya, Fransa, Azerbaycan basınında çalışan gazeteciler Katıldı

Bülent Arınç ne dedi

Açılış Konuşması Yapan Ak Parti Bursa Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa hem gölgesel anlamda hem de medya yönünden güçlü bir ildir. Bu seminerin yerel ve bölgesel medyaya katkısı olacağını düşünüyorum, geçtiğimiz seçimlerde yapılan çalışmalarda bölge medyasının gücünü görmüş olduk, Basın kanununun değiştirilmesi konusunda şu ana kadar bir teklif gelmemiştir, Mart ayında yapılan değişiklik RTÜK’ ile ilgilidir, şimdi kanun fiilen uygulanmaya başladı, umarım uygulama sırasında bir eksiklik çıkmaz, internet medyasıyla ilgili bir kanun çalışmamız var, Türkiye’de basın özgürlüğü var buna yürekten inanıyorum, Gazetecilerin mesleklerini ifa ederken hakim yada savcı karşısına çıkıp suç alıyorsa bizim ayıbımızdır ama istisnayı da göz önünde bulundurmalıyız.” dedi.

RTÜK Üyesi Prof Dr. Hasan Tahsin Fendioğlu’nün Başkanlığını yaptığı 1.
Oturumda ‘’Medyanın temel hak ve özgürlükleri’’ konulu seminer de Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof Dr.Yusuf Şevki Hakyemez’’ Medyada İfade özgürlüğünün sınırları ve Türkiye örneği’’ konulu sunumunu yaptı, Daha sonra ise Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Kemal Şahin ‘’Kitle iletişim hukuku’’ konulu konuşmasını gerçekleştirdi. TRT Haber Kanalı Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken ve Al Jazeera TV Türkiye Temsilcisi Omer Radi Khashram Medyanın temel hak ve özgürlükleri konusunu anlattılar.

RTÜK başkan vekili oturumu başkanlık yaptı

Radyo-Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkan Vekili Taha Yücel’in Oturum baklanlığını yaptığı 2. Oturumda ise ‘’Yerel ve Bölgesel Medyanın Sorunları’’adlı seminer Yapıldı. Konuşmacılardan Gazeteci Yavuz Baydar ‘’Medyada Etik ve Özdenetim’’ Konulu Konuşmasını Yaptı, İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Dr. Halit Eren Bursa’nın Tanıtım Albümünü katılımcılara Tanıttı. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Şükrü Akalın ise medya’da Türkçenin güzel Kullanılmasına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Daha sonra ise Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Güleryüz, Yerel ve bölgesel Radio ve televizyonların sorunlarına değindi. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı Yerel ve Bölgesel Medyanın Önemi yaptığı konuşmada belirtti. 2. Oturumda son olarak Muğla Üniversitesi Öğretim Görevli Doç.Dr. Abdulrezak Altun, ‘’Medyanın İnsan Kaynakları Alt Yapısı ve Eğitim İhtiyacı’’Konulu konuşmasını yaptı.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Suat Gezgin başkanlığını yaptığı 3. Oturumda ‘’ Yerel Medya’nın Etkinliği’’ Konulu seminere Konuşmacı Olarak Katılan ve Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü(BYEGM) Basın Yayın Daire Başkanı Bahattin Akyön Yerel medyanın etkinliği hakkında katılımcıları bilgilendirdi, Daha sonra ise TV 8 Ekranlarından Tanıdığımız TV 8 Ankara Temsilcisi Erkan Tan’’ Güzel Konuşma ‘’ adlı sunumunu gerçekleştirdi. Daha sonra ise Samanyolu Tv Ankara Temsilcisi Abdulah Abdulkadiroğlu Yerel medyanın etkinliği hakkında konuşmasını yaptı. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doc. Dr Mustafa Şeker Yerel ve bölgesel medyanın sorunları içersinde yer alan Sayfa Tasarımı (Mizanpaj) ilgili sunumunu yaptı. 3. Oturumda Son olarak söz alan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu başkanı Murat Aydın Yargı ve Basın İlişkileri ( Medya ve Hukuk –Basın Hukuku Sorunları adlı konuşmasını yaptı.

TRT Haber Koordinatörü Bünyamin Şahin başkanlığında gerçekleşen 4. Oturumda Konuşmacı olarak da yer alan Bünyamin Şahin Haber Toplama ve Yazma Teknikleri ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi, daha sonra Anadolu Ajansı (A.A) İstanbul Bölge Müdürlüğü Foto Muhabir) Erhan Sevenler Haber Fotoğrafçılığı üzerine görsel ve bir sunum hazırladı. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) 1. Hukuk Müşaviri H.Mehmet Gani Basın Özgürlüğün Kapsamı ve Sınırları’nı katılan gazetecilere anlattı. Daha sonra ise Basın İlan Kurumu İlan Hizmetleri Şefi İdris Armağan Cam; Basın İlan Kurumu ve Basın İlan –Reklam Hakkı’nda düzenlemeler ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. Son Olarak ise ev sahibi sayılan Bursa Gazeteciler Vakfı Başkanı – Olay Gazetesi Köşe Yazarı Gazeteci Ahmet Emin Yılmaz Yerel Haberciliğin önemini anlattı.

Basın İlan Kurumu Türkiye çapında teşkilatlanıyor

Basın İlan Kurumu genel Müdürü ile geçtiğimiz hafta İstanbul’da ki seminer öncesi yaptığımız söyleşide Devr-i Alem kameralarına çok önemli açıklamalar yaptı. Sayın Genel Müdür Mehmet Atalay basın ilan kurumun 50 yıllık geçmişini değerlendirerek göreve başladığı günden sonra Türkiye geneline yeni şubeler açarak şube sayısını 30’un üzerine çıkardığı yeni şube açma yerine mevcut şubelerin Türkiye genelindeki medyaya yönelik hizmet vermesi için çalışma yapıldığını yakın bir gelecekte basın ilan kurumunun tüm Türkie çapında hizmet vereceğini bildirdi. Bu gerçekten çok önemli, 4 yıl basın ilan kurumu genel kurulunda Anadolu Gazete sahipleri temsilcisi olarak bu mücadeleyi vermiştim. Basın ilan kurumu Türkiye çapında yaygınlaşmalı ve hizmet ağını tüm Türkiye geneline yaymalıydı fikrini işliyordu. Ayrıca illerdeki gazeteciler cemiyetine pay verilmesini sağlıyordu. Verdiğimi bu mücadelenin bugün hayata geçilmiş olması sevindirici. Mehmet Atalay beyi yaptığı bu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Basın İlan Kurumu’nun İstanbul Haliç Kongre Merkezindeki semineri ile ilgili yazdığımı haber ve makaleyi (http://www.gebzegazetesi.com/yazar.asp?yaziID=11390 ve http://www.gebzegazetesi.com/yazar.asp?yaziID=11423) adresinde okuyabilirsiniz.

Evet, sonuç olarak Türk Medyası eğitim seminerleri ile bilgi ve birikimini güçlendirecek. Alman vakıflarının tekilinden kurtulup Türkiye’ye ve insanımıza büyük hizmetler verecektir.

BASIN BAYRAMINDA AĞLAYANLAR VE GÜLENLER

Bugün basın tarihiyle ilgili tarihe not düşüp zamana noterlik yapmak istiyorum. Bunu da kendime bir görev biliyorum. Zira 1975 senesinden beri gazeteciliğin içinde 1982 yılından beri de profesyonel gazeteci olarak mesleğin her dalında görev almış ve aktif gazetecilik yapan biriyim. İsterseniz gazetecilikle ilgili hayatımı ayrıntılı olarak http://www.belgeselyayincilik.com/hayati buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz. Deyim yerindeyse bir ömrü gazeteci olarak geçirdim. Bugün hazırladığım bir çok TV belgeseli ve binlerce makale ve haber konferanslar gazetemiz arşivleri ve internet sayfalarında bulunmakta. Sadece yaptığımız belgesellerle ilgili bilgileri http://www.belgeselyayincilik.com/devr-i-alem adresinden öğrenebilirsiniz. Kendini gazetecilik mesleğine adamış birisi olarak yerel gazeteci olarak kalmayıp ulusal ve uluslar arası alanda gazetecilik yapmakta basın mesleğindeki yanlış olduğuna inandığım hususları da açık açık eleştirmeyi bir görev bilmekteyim.

Gazeteci araştırmacı ve sorgulayıcı olmalı

Gazeteci ön yargılı olmamalı. Araştırmacı, sorgulayıcı, biraz muhalif , biraz şüpheci ama en önemlisi iyi niyetli ve yapıcı olmalı. Yıkmak çok kolay yapmak çok zor. Söz uçar yazı ve görüntü kalır. Gelecekte keşke dememek ve vicdan azabı çekmemek için dikkatli hareket etmeliyiz. 25 Mart 1985 yılında Gebze gazetesini kurduğumda? Gazete ve gazeteci olarak kimsenin kasıtlı olarak kişilik hakları, namus ve ekmeğiyle oynamayacak ve yıkıcı olmayacağım.? diye genel ilkelerimizi açıklamıştım.

Bunları niçin yazıyorum biz geçmişi unutan sorgulamayan sloganları markasında özgün fikir üretmeden kendi hakkınızı bile aramayıp günlük yaşayan bir toplumuz. 24 Temmuz 2012 yani önceki gün İstanbul?da 2 ayrı törene katıldım. Birisi TGC Taksim Marmara Otelindeki balo salonundaki basın özgürlüğü ve sürekli basın kartı alan gazetecilere ödül töreni diğeri de basın ilan kurumunun Sultan Ahmet meydanındaki basın bayramı şenlikleri. Bir günde yaşadığım iki ayrı olay beni Türk basını açısından oldukça düşündürdü ve tarihe not düşme adına bu satırları yazmama vesile oldu. Önce isterseniz 24 Temmuz basın bayramı neden ve nasıl başladı ona bir değinelim.

24 Temmuz basın bayramı neden kutlanıyor?

24 Temmuz basın bayramı olarak kutlanılır. 24 Temmuz 1908?de basın meşrutiyetin ilanıyla basında sansürün kaldırılması Cumhuriyet döneminde de basın bayramı olarak kutlanmış isterseniz 24 Temmuz’da ne olduğunu kısa bir araştırma yaparak ayrıntıyı bilgiyihttp://arsiv.ntvmsnbc.com/news/165759.asp adlı adresten alabilirsiniz.

Aradan 104 yıl geçti. Türk basını o kadar büyük sansürlere uğradı ki Abdülhamit dönemini mumla aradı ancak biz hep işin sloganında olduğumuz için ne olup bittiğini perde arkasını sorgulamadık. TGC?nin Marmara otelindeki töreninde gözyaşı vardı basın ilan kurumunun Sultan Ahmet Meydan şenliklerinde ise neşe ve mutluluk vardı. Bir basın bayramını daha gözyaşı ve şenliklerle kutlamış olduk. Önce sizleri TGC?nin Taksim Marmara Otelindeki basın bayramı toplantılarına götürelim.

Basın bayramı değil özgürlük toplantısı

TGC’nin 25 yıllık üyesiyim. Tüm toplantılarına katılıyorum. Dünkü toplantının benim için ayrı bir anlamı vardı. Çünkü Gebze tarihindeki ilk sürekli sarı basın kartı sahibi gazeteci olarak geçmem dolayısıyla TGC?den ödül alacaktım. TGC daha önce Dolmabahçe sarayında bu tip toplantıları yapıyordu. Toplantılara devlet adamları ve bir çok üst düzey bürokrat büyük ilgi gösteriyordu. Ancak bu yıl Dolmabahçe sarayı verilmemiş Marmara Otelinin balo salonuna girer girmez bir hüzün hakim olduğu belli oluyordu. Türkiye?nin anlı şanlı gazetecileri iftara bir saat kalmasına rağmen envai çeşit içki ve mezeyle birlikte salondaki bu hüznü atmaya çalışıyorlardı. Gazeteciler cemiyeti yönetimi tam kadro salondaydı. Dostlarla el sıkışıp konuştuk. Cemiyetin idarecileri toplantının tam iftar saatinde bitirileceğini ve oruçlu olan arkadaşların da iftarlarını açabileceklerini söylediler. Törende TGC genel Başkanı Orhan Erinç ?Biz 24 Temmuzu son birkaç yıldır baskılar yüzünden basın bayramı olarak değil özgürlük mücadelesi olarak kutluyoruz.? Diyen bir konuşma yaptı. 2012 basın özgürlüğü ödülü Hürriyet yazarlarından Ferai Tınç?a verilmişti. Ferai hanım ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmanın son bölümünde Türk basın tarihine geçecek şu cümleleri söylüyordu. ?Basından sansürün kaldırılışının 104. yılında halen baskı ve yıldırma hakim. 104 yıl önce sansür kaldırılmıştı. Bugün hala sansür ve baskının olmasından utanç duyuyorum.? Diyerek ağlamaya başladı. Salon büyük b ir hüzün içerisine girmiş hüznü dağıtmak için davetliler alkışlarla Tınç?a destek veriyordu. TGC?nin basın bayramında gözyaşı ve hüzün hakimdi. Marmara Otelin balo salonundaki bu hüzünlü manzara yıllar önce dönemin Büyükşehir Belediye başkanı olan ve bugünün başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan?ın TGC?in Pere Palas?taki toplantısına katılarak yaptığı konuşma aklıma geldi. O gün sayın başbakan o günün belediye başkanı bugünün başbakanı Sayın Erdoğan basın özgürlüğünden söz ederken Pere Palas otelinin salonunu dolduran o günün ünlü birçok gazetecileri Erdoğan?ın konuşmasını bile dinleme nezaketini göstermiyorlardı. Gözü yaşlı Ferai hanım başbakana basın özgürlüğü ile ilgili seslenirken o günleri gözümün önünden bir belgesel gibi geçiyordu.

TGC’den sürekli basın kartı ödülü

TGC benim basın ayın hayatımda önemli yeri var. 25 yıl önce üye olmuştum. TGC yönetimi aralarında birçok ünlü gazetecinin de bulunduğu bizleri unutmayarak Başbakanlık basın yayın enfermosyon genel müdürlüğü tarafından sürekli basın kartı almam dolayısıyla bir anı plaketi hazırlayarak bizleri onurlandırması ve vefasını göstermesi anlamlıydı. Yüzlerce gazeteci önünde ödülümüzü alırken 1975?ten bugüne onlarca yıllık gazetecilik hayatım gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geçti ve TGC başkanı Orhan Erinç ve yönetim kuruluna teşekkür etmek istiyorum. Ödülümü alır almaz iftarımı açmak üzere Taksim?de temiz bir lokanta aramaya başladım zira iftarımı bu ortamda açmak istemiyordum. İftarımı açtıktan hemen sonra bir başka toplantıya giderek basın tarihine not düşmek istedim. Basın ilan kurumunun Sultan Ahmet meydanında 24 Temmuz basın bayramı düzenlediği şenliklere katılmak üzere Sultan Ahmet’e gittim.

Basın İlan Kurumunda basın bayramı şenliği

Basın ilan kurumu 1961 yılında Menderesi idam eden ihtilalçiler tarafından 191 sayılı kanun hükmünde kararnameyle kuruldu. Basın ilan kurumunda 2002-2006 yıllarında ben de Türkiye?deki 1700 yerel gazete sahibinin temsilen Anadolu gazete sahipleri Türkiye temsilcisi seçimlerini kazanarak genel kurul üyeliği yaptım. Dolayısıyla basın ilan kurumunu yakınen biliyorum. Bu kurulda görev yaptığım sırada basında Ankara lobisi olarak bilinen Nazmi Bilgin tamamen basın ilan kurumuna hakimdi. Nazmi Bilgin ne derse o yıllarda basın ilan kurumunda o oluyordu. BİK?in 40 yıllık genel müdürü Gültekin Samancıoğlu ölüncü Ankara Gazeteciler cemiyeti başkanı Bilgin devreye girip BİK?in genel müdürlüğüne Ertan Cillo?nun getirilmesine destek olmuştu. O yıllarda bir çok olay yaşamış kazandığım seçimler Nazmi Beyin lobisiyle BİK genel kurulunda iptal edilmiş daha sonra uzun mücadele sonunda mahkeme kararıyla seçimleri kazandığım BİK genel kurulu üyesi olduğumu mahkeme kararıyla belgelemiştim. Bunların her biri ayrı konu. Bir gün basın ilan kurumuyla ilgili hazırlayacağım Devr-i Alem programında bu konuları ayrıntılı belgeselleştirerek Türk basın tarihine not düşmek istiyorum. BİK?in basın bayramına giderken kısaca bu geçmişi hatırladım.

BİK’te Mehmet Atalay dönemi

Spor basınından gelen BİK?in gelen müdürü Mehmet Atalay BİK’te kendine göre bir çok değişiklik yaptı. Bana göre en önemli değişikliği basın ilan kurumunu kapalı kutu olmaktan çıkıp kamuoyuna açtı. Deyim yerindeyse doğrusuyla yanlışıyla basın kurumu tarihinde iz bırakan isim olarak Türk basın tarihine geçti. Bu yıl 24 Temmuz basın bayramı dolasıyla Türk basın tarihi için çok önemli bir çok duayen gazetecinin izlerinin olduğu tarihi Marmara Kırahathanesini temsili olarak açarak basın bayramında etkinlik yaptı. Etkinliğin olduğu alana gelince basından oluşan Türk sanat musikisi korosu ve sazandelerin neşeli şarkılar okuduğu şenliğe katılan bir çok ünlü gazetecinin keyifle sahnedeki şarkılara eşlik edip yapılan neşeli konuşmaları alkışladığını gördüm. TGC?nin Marmara Otelindeki hüzünlü toplantısının aksine BİK?in Marmara Kırahathanesindeki neşeli toplantısı adeta Türk basın tarihinin tam ortadan ikiye ayrıldığını gösteriyordu. Hükümeti temsilen toplantıda başbakan yardımcısı Beşir Atalay protokol sıralarında yer almıştı. Sultan Ahmet?te tam anlamıyla şenlik ve bayram havası vardı.

28 Şubat sürecinde yaşadığım baskı ve sansürler

Bir süre basın ilan kurumunun basın bayramındaki şenliklerini takip ederek Sultan Ahmet meydanından ayrılırken basın özgürlüğü ve basın üzerine yapılan baskılar ve özellikle 28 Şubat sürecinde gazeteci olarak çektiğim sıkıntılar ve Balyoz darbe planında Kocaeli?de kapatılacak ilk gazete ve tutuklanacak ilk gazetecinin benim olduğumu öğrendiğim anlar aklıma geldi.O gün kimse basın özgürlüğünden dem vurmuyordu. Bizzat meslektaşlarım tarafından düşüncemden dolayı ihbar edilerek fişleniyordum. Dönemin kudretli garnizon komutanı Zeki Durnalık tarafından o yıllarda kapatılan Mesaj FM radyosunun kapatılmasını eleştirdiğim için tehdit ediliyordum. Müfettiş sorgusuna maddi ve manevi baskılara uğruyordum. En doğal hakkım olan sürekli sarı basın kartı alma hakkım bile engelleniyor basın yayın enformasyon genel müdürlüğünün denetiminde yapılan ve yüzlerce gazetecinin oyunu alarak seçildiğim Anadolu Gazete sahibi temsilci seçimim bile atanmış basın ilan kurumu genel üyeleri tarafından iptal ediliyordu. Beni en çok yaralayansa seçimleri iptal edenler arasında hukuçuların meslek örgütü Baro başkanı olan Özdemir Özok ve hukuk fakültesi dekanlarının olması yaralıyordu. O gün yaşadıklarımı gün gün not ettim yılmadım BİK genel kurulunda yapılan hukuk cinayetini 8 yıl sonra mahkeme kararıyla iptal ettirerek bağımsız yargıda hakkımı aradım ve kazandım.

Ağlayanlar ve gülenlerden ders almalıyız

Bugün basın özgürlüğü adına konuşmalar yapılırken 24 Temmuz 1908 basında sansürün kaldırılışının yıl dönümü kutlanırken ağlayanlarla gülenlere baktığımda geçmişi hatırladım. TGC?deki hüzünlü toplantı ve BİK?in bayram havası iletişim fakültesi öğrencileri tarafından tez konusu yapılıp akademik çalışmalar yapılarak tarihe not düşülmeli. Ben sıkıntılı çektiğim dönemde de ağlamıyordum bugün de gülmüyorum. 1975 yılından beri gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Doğru bildiğim yolda inandığım konularda eğilip bükülmeden el etek öpmeden ve devlet desteğine tenezzül etmeden gazetecilik ve belgeselcilik yapıyorum.Ömrüm olduğunca da yapmaya devam edeceğim. Türk basın tarihindeki bu ayrışma gerçekten düşündürücü. Bu yazıyla basın tarihine not düşüp zaman noterlik yapmak istedim.

TÜRK MEDYASI ALMAN VAKIFLARINDAN KURTARILIYOR

35 yıllık gazeteciyim. Hem yerel, hem ulusal basını yakından tanıyorum. Gazeteciliği desinler için değil, çok önemli bir hizmet birimi olduğu için yapıyorum. Sizlerin de her gün bu köşede okuduğu gibi, her gün hiç aksatmadan yazılarımı yazarak bölgesel ve Türkiye gündemini yorumlamaya çalışıyorum.

35 yıllık gazetecilik hayatımda, yerel gazeteci olmanın ötesinde Devr-i Alem belgesel program yapımcısı olarak, ulusal ve bölgesel televizyonlar da en çok belgeseli yayınlanan gazeteciler arasında olmanın haklı gurur ve mutluluğunu yaşıyorum.

Dünyanın 70’e yakın ülkesini gezerek kültür ve medeniyet coğrafyamızı belgeselleştirerek, kubbede hoş bir seda bırakmaya çalışıyorum. Yerel ve genel gazetecilik yapan Türk basınının sorununu en yakından bilen ve bizzat içinde yaşayan biri olarak beni en çok yaralayan ve rahatsız eden Alman vakıflarının Türk basınına yönelik eğitim seminerleri oluyordu.

Daha önce bir iki kez Alman vakıflarının Türk basınına yönelik seminerlerine katıldım.Konular ve konuşmacılar hep aynıydı. Alman vakıflarının seminerleri sadra şifa olmuyor sadece geyik muhabbeti yapıp dağılıyordu. Yararlı tek bir yönü vardı. Seminer dolayısıyla gazeteciler arasında dostluk ve muhabbetler gelişiyordu.

Türk basını artık Alman vakıflarının eğitim seminerlerinden kurtulmaya başladı. Türkiye devleti ve basın ile ilgili devlet kurumları basına yönelik seminerler düzenleyerek, basınımızı aydınlatıyor. Bunun sonuncusu Basın ilan Kurumu Genel Müdürlüğünün 17 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Haliç Kongre Merkezinde düzenlediği “Türk basını Reklamcısıyla buluşuyor’ semineriydi. Bu seminerde Başta Basın ilan Kurumu Genel Müdürü sayın Mehmet Atalay olmak üzere bir çok yetkili kişi ile söyleşi yaptım.Seminer gerçekten faydalıydı.

Türk medyasının kalbi Bursa’da atıyor.

Dünden itibaren Türk medyasına yönelik en kapsamlı seminerlerden birisi Bursa’da başladı ve semineri Gebze Gazetesi, Devr-i Alem belgesel TV program yapımcısı ve Avrasya Gazete Radyo ve Televizyonu Genel Başkanı olarak, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından davetli olarak katılıyorum. Bu semineri yakından takip ederek, Belgesel TV programı haline getireceğim. Bu seminerler Türk medyasını Alman vakıflarını eğitim seminerlerinden kurtarıldığın en güzel örneği. İlgili ve yetkililere buradan Türk Medyasını Alman Vakıflarına muhtaç etmedikleri için teşekkürü bir borç biliyorum.

Yaklaşık 300 kişi katılacak

Bursa Çekirge Kervansaray Termal Oteli’nde 23- 24 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek seminere Bursa, Balıkesir, Bilecik, Çanakkale, Kütahya, Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da faaliyet gösteren yerel televizyon, radyo ve gazete mensuplarından yaklaşık 300 kişinin katılması bekleniyor. Seminer katılımcıları arasında yakın zamanda deprem felaketi yaşayan Van ve ilçelerinden yerel basın mensupları da bulunuyor. Seminere ayrıca Balkan ülkelerinde Türkçe yayın yapan basın kuruluşlarında çalışan Türk gazeteciler ile KKTC, Belçika, Hollanda, Almanya, Fransa, Azerbaycan basınında çalışan gazeteciler davet edildi.

Bursa’daki seminerde neler konuşulacak?

Programın başında, RTÜK ve BYEGM’nin tanıtımını içeren CD’lerin gösterimi yapılacak. Seminerin açılış konuşmasını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yapacak. Bursa Valisi Şahabettin Harput, RTÜK Başkanvekili Taha Yücel ve BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya da seminer açılışında birer konuşma yapacaklar. Seminerin birinci oturumu, ‘Medyada Temel Hak ve Özgürlükler Sorunu’ başlığını taşıyor. Başkanlığını RTÜK Üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu’nun yapacağı oturumda Karadeniz Teknik Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ‘Medya ve İfade Özgürlüğünün Sınırları ve Türkiye Örneği’, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nusret İlker Çolak ‘Kitle İletişim Hukuku’, TRT Haber Kanalı Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken ‘Medyada Sorumluluk Bilinci ve Kişi Hakları Anlayışı’, Al Jazeera TV Türkiye Temsilcisi Omar Radi Khashram ‘Bursa’yı Dünyaya Nasıl Tanıtırız?’ başlıklı bildirilerini sunacaklar. ‘Yerel ve Bölgesel Medyanın Sorunları’ başlığını taşıyan ikinci oturumun başkanlığını RTÜK Başkan Vekili Taha Yücel yapacak. Bu oturumdaki konuşmacılar ve konu başlıkları şöyle: Dr. Halit Eren ‘Bursa’nın Tanıtım Albümü’, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın ‘Medyada Kullanılan Dil’, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı ‘Yerel ve Bölgesel Medyanın Önemi’, RATEM Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Güleryüz ‘Yerel ve Bölgesel Radyo ve Televizyonların Sorunları’, Gazeteci Yavuz Baydar ‘Me dyada Etik ve Özdenetim’, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülrezak Altun ‘Medyanın İnsan Kaynakları Alt Yapısı ve Eğitim İhtiyacı.’ Başkanlığını İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin’in yapacağı ‘Yerel Medyanın Etkinliği’ başlıklı üçüncü oturumda ise BYEGM Basın Yayın Dairesi Başkanı Bahattin Akyön ‘Basın Kartı Yönetmeliği, Beklentiler, Sorunlar, Çözümleri’, TV 8 Ankara Temsilcisi Erkan Tan ‘Güzel Konuşma Sanatı’, Samanyolu TV Ankara Temsilcisi Abdullah Abdülkadiroğlu ‘Yerel Haberciliğin Yaygın Medyada Önemi’, Avrupa Birliği Bakanlığı Sivil Toplum, İletişim ve Kültür Başkan V. Başak İlisulu ‘Avrupa Birliği Bakanlığı’, Avrupa Birliği Bakanlığı Basın Müşaviri Derya Akçal ‘AB Yerel Medyayı Destekleme Projeleri’, Selçuk Ü. İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şeker ‘Sayfa Tasarımı (Mizanpaj)’, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan Murat Aydın ‘Yargı ve Basın İlişkileri (Medya ve HukukBasının Hukuki Sorunları)’ konularını işleyecekler. Seminerin ikinci gününde yapılacak dördüncü oturum BYEGM ve RTÜK tarafından ayrı ayrı gerçekleştirilecek. RTÜK’ün oturumunda başkanlığı RTÜK Üyesi Dr. Abdulvahap Darendeli yapacak. ‘Görsel ve İşitsel Medyada Yayıncı Sorumluluğu’ başlıklı bu oturumda, RTÜK Başkan Yardımcısı Arslan Narin ‘6112 Sayılı Kanundaki Müeyyide Sistemi ve yayın Kuruluşlarının Yeni Sorumlulukları’, RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk ‘Bölgesel ve Yerel Yayın Kuruluşları ve Temel Yayın İlkeleri İhlalleri’, RTÜK İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanı Muhsin Kılıç ‘6112 Sayılı Yasa Kapsamında Lisans ve Yayın İznine Yönelik Düzenlemeler’, RTÜK Bilgi teknolojileri Dairesi başkanı Yılmaz Kesmeci ‘SKAAS Projesi’ konularında bildiri sunacaklar.

BYEGM tarafından gerçekleştirilecek dördüncü oturumun başkanlığını TRT Haber Koordinatörü Bünyamin Şahin yapacak. ‘Yerel Basına Mesleki ve Hukuki Öneriler’ başlıklı bu oturumun konuşmacıları ve konu başlıkları şunlar: Bünyamin Şahin ‘Haber Toplama ve Yazma Teknikleri’, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğü Foto Muhabiri Erhan Sevenler ‘Haber Fotoğrafçılığı’, BYEGM I. Hukuk Müşaviri H. Mehmet Gani ‘Basın Özgürlüğünün Kapsamı ve Sınırları’, Basın İlân Kurumu İlan Hizmetleri Müdürlüğü Şefi İdris Armağan Çam ‘Basın İlan Kurumu ve Resmi İlan Reklam Hakkında Düzenlemeler’, Bursa Gazeteciler Vakfı Başkanı ve Olay Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Emin Yılmaz ‘Yerel Habercilik’. Seminerde ayrıca BYEGM Web sayfası ve Devlet Enformasyon Sisteminin (DES) tanıtımı da gerçekleştirilecek

BİK ESKİ VE YENİ GENEL MÜDÜRLERİ

Evet sonuç olarak Basın İlan Kurumu ve eğitim seminerleri çok önemli. Bugün aktif olarak TV belgeselciliği yapsak da yazılı basından kopmuyorum. Basın İlan kurumundan 4 yıl Genel kurul üyeliği yapmış birisi olarak bu kurum ile ilgili bir çok yazı yazıp rapor hazırladım. Bugün de “Türk basın tarihi ve Basın İlan kurumu” adı ile belgesel çalışmalarım sürüyor. Dünkü eğitim seminerinde beni en çok üzen ve düşündüren Basın İlan kurumunun eski Genel Müdürü Sayın Ertan Cillov’un konuşması oldu. Sayın Cillov şunları söylüyordu: “1975 yılından beri BİK’in her kurumunda görev aldım. Genel müdür olarak emekli oldum. 40 yıldan beri sorun ve sıkıntılar aynı. Şantaj, yalan haber, hak edilmeden alınan ilanlar gibi sorun ve sıkıntılar 40 yıldır sürüyor. 40 yıldır hiçbir şey değişmedi” sözü üzerinde durulması gereken bir söz. Kurumda 40 yıldır görev yapmış bir genel müdür olarak sayın Cillov’un sorumluluğu olduğuna inanıyorum. BİK’in bugünkü genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay dün çok önemli açıklamalar yaptı. Değim yerindeyse yalan, şantaj ve iftira haberleri yazanlara karşı savaş açtım. BİK’in rant aracı olarak görülmesine karşı çıktı. Gazetecilerin gerçek gazetecilik yapmasını, Resmi İlan gazeteciliği yapanların ciddi şekilde denetleneceğini söyledi. Dünkü yapılan konuşmaları Devri alem kameralarıyla çekerek tarihe not düştük. Temennimiz sayın genel müdürümüz Ertan Cillov gibi gibi değilde, gelecekte bu sorunları çözdük diye açıklama yapar. Eğitim seminerlerine katılan Valilik basın müdürleri ve BİK Şube müdürlerine Hoşgeldiniz diyor eğitim seminerinin başarılı olmasını diliyorum.

Basın İlan Kurumu ve Valilik Basın Müdürleri semineri

Basın İlan Kurumu, Türk Basın tarihi içerisinde çok önemli bir konuma sahip. 1960 ihtilalinden sonra kurulmasına rağmen, basın tarihine önemli hizmetler yapan, resmi ilan dağıtımında önemli görev üstlenip, denetim mekanizmasını çalıştıran bir kurum.

Basın İlan Kurumu tarihine ilk kez kan düştü.27 Eylül tarihinde Adapazarı’nda bir gazete denetimi sırasında Basın İlan Kurumu çalışanlarına yönelik silahlı saldırıda denetmen Ersin Özergin Basın İlan Kurumu tarihine Basın şehidi olarak geçti. Bir kez daha basın şehidimize Allah’tan rahmet, Basın İlan Kurumu camiasına baş sağlığı diliyorum.

Bazsın İlan Kurumu’na yönelik silahlı saldırı çok önemli, eğer bugün üzerinde ciddi olarak durulmazsa gelecekte bu tür olaylar çok daha fazla gün yüzüne çıkacak. Bu saldırılar belki basın denetiminin başka yönlerine de ulaşacak, hatta Basın İlan Kurumu’nun şubelerinin olmadığı yerlerde Valilik Basın Müdürlüklerini bile hedef alabilecek boyuttadır. Üstelik Basın müdürleri, Resmi İlan dağıtım ve denetiminden hiçbir ücret bile almıyorlar.

Valilik basın müdürleri semineri

Basın İlan Kurumu tarihinde ilk kez yaşanan cinayetten sonra 81 valilik basın müdürünün, Basın İlan Kurumu tarafından seminere davet edilmesi çok önemli. Dün başlayan bu seminer de Adapazarı’nda ki basın cinayeti ciddi olarak ele alınmalı, Basın İlan Kurumu’nda ki aksak yönler masaya yatırılmalı, Resmi ilan gazeteciliği gündeme getirilip, basın tarihine naylon gazetecilik olarak geçen, özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde ki naylon gazetecilik ve resim ilan dağıtımları her yönüyle masaya yatırılmalıdır. Basın İlan Kurumu yasası başta olmak üzere, basın kartları ve diğer basın yasalarında ki aksaklıkları bizzat yerinde yaşayan, zaman zaman da büyük sıkıntı çeken valilik basın müdürlerimizin de görüşleri alınarak rapor haline getirilip basın’dan sorumlu başbakan yardımcılığına iletilmelidir.

Bu satırları sıradan bir gazeteci ve belgeselci olarak yazmıyorum. 30 yıllık gazetecilik hayatımda 30 yıldan beri Basın İlan Kurumu ve basın meslek örgütleriyle yakından ilgilenen, 2002 ve 2006 yılları arasında Anadolu Gazete sahipleri Türkiye temsilcisi olarak basın İlan Kurumu’nda Genel Kurul üyeliği yapmış birisi olarak kaleme alıyorum.

Basın İlan Kurumu özellikle sayın Mehmet Atalay döneminde Türkiye çapında yeni şubeler açması ve Basın İlan Kurumu’nu kamuoyuna açmasıyla ilgili çalışmaları her türlü takdirin üstünde güzel bir hizmet. Ancak sayın Atalay’dan çok daha büyük hizmetler beklemek hakkımız. Özellikle resmi ilan dağıtımı, İstanbul ve Ankara olmak üzere diğer bazı şehirlerde olduğu gibi sırf resmi alan almak için yayın yapan gazetelere yönelik ciddi bir çalışma yapılmalı. Resmi ilanlar okur kitlesine ulaşılmalı, sırf resmi alan almak için yayınlanan gazetelere fırsat verilmemeli. Bu hem Basın İlan Kurumu, hem de Türk basınının geleceği açısından çok önemli.

BASIN İLAN KURUMUYLA İLGİLİ BİRÇOK RAPOR HAZIRLADIM

Gerek Basın İlan Kurumu ve gerekse Türk basınıyla ilgili bir çok araştırma yazısı ve belgesel çalışmalar yaptım. Bir çok televizyonda Türk basın tarihiyle ilgili hazırladığım belgesel programlar devri Alem adıyla yayınlanmakta. Basın İlan Kurumu, basın kartları, basın yasası, RTÜK gibi konularda araştırmalar, raporlar hazırlayıp başta Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak üzere ilgili ve yetkili kurumlara raporlar ve yazılar hazırlayarak gönderdim, makaleler yazarak tarihe not düşüp zamana noterlik yaptım. Bu konuda son olarak yazdığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Basınla ilgili yasalar değişmeli

Avrasya Gazete Radyo ve Televizyon Yayıncıları Birliği (AGRT) Başkanı ve Devr-i Alem Program Yapımcısı İsmail Kahraman, ulusal ve yerel basınının sorun ve sıkıntılarıyla ilgili rapor hazırlayıp ilgili makamlara çözüm öneriyle birlikte sunmaya devam ediyor.30 yıldır basın sektörünün içinde olan bir dönem Anadolu Gazete Sahipleri Türkiye Temsilciliği görevini yürüten ve Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna da katılan İsmail Kahraman tecrübeleri ışığında ilgili makamlara gönderdiği yazıda basınla ilgili yasa ve yönetmeliklerin gözden geçirilerek güncel hale gelmesini talep ediyor.

Basın yasası gözden geçilmeli

2 Ocak 1961 tarihli ve 195 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip, Resmi ilan gelirlerinden aldığı komisyonlarla özel bütçesi olan Basın İlan Kurumu ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Yasası bugün ihtiyaca cevap vermediğini ifade eden AGRT Genel Başkanı İsmail Kahraman’ın Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Başbakanlık ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’ne verdiği raporda şu görüşlere yer verildi:

  • 1961’de çıkan 195 sayılı yasa ile çoğunun Basınla ilgisi olmayan Basın İlan Kurumu´nun 36 Genel Kurul üyeliği seçimleri yeniden yasal düzenleme ile günün şartlarına cevap verir hale getirilmeli. Yerel medya için yeni yasa ile 3 olan temsilci sayısı, Türkiye’nin yedi ayrı bölgesini kapsayacak şekilde yedi üyeye çıkartılmalı.
  • 12 ayda sadece 3 ay çalışan Basın İlan Kurumu´nun Bayramoğlu Tatil köyü her yıl milyar lira zarar etmekte. 45 dönüm alan üzerinde deniz sahiline kurulu Bu tatil köyüne Özel veya kamu üniversiteleri ile işbirliği yapılarak İletişim Fakültesi kurulabilir.
  • Ayrıca bu bölgeye basın İlan Kurumu’nun başkanlığında TRT, AA, RTÜK, Basın Yayın Genel Müdürlüğü, İletişim Fakülteleri ile işbirliği yapılarak medya mensupları için eğitim kampusu açılabilir.
  • 195 Sayılı Basın İlan kurumu yasası gereğince kurum karının % 5´ten az olmamak üzere olan bölümünü Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Derneklerine yardım olarak dağıtılır Hükmü, yasanın ruhuna aykırı olarak çıkartılan yönetmelik ve Genel Kurul kararı ile Ankara, İstanbul, İzmir, Çukurova ve Bursa Gazeteciler Cemiyetleri ile bazı derneklere her yıl milyonlarca lira yardım yapılması Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
  • Cemiyetlere yapılan bu yardım parası ile Darıca Bayramoğlu’ndaki tesiste kurulacak ve tüm medya mensuplarının yararlanacağı eğitim kompleksi hizmetleri için harcanarak Türk medyasının en büyük ihtiyacı olan eğitimli elaman yetiştirmek için harcanmalı..
  • Anadolu Basını´nın hakkı olan icara ve mahkeme ilanları gibi bir çok resmi ilanlar İstanbul ve Ankara’daki tirajı çok düşük gazetelerde yayınlanmakta. İstanbul, İzmir ve Ankara’daki bazı gazetecilere milyonlarca lira yardım ve kredi verilirken, Bu kredilerden Anadolu Basını yararlanamamaktadır.
  • İstanbul ve Ankara’da fazla Tirajı olmayan gazetelerde yayınlatılan icra ve mahkeme ilanları için vatandaşlar çok pahalı ilan ücreti ödemek zorunda bırakılarak mağdur edilmektedir. Mahkeme ilanlarının yerel basında yayınlatılması için Adalet bakanlığı nezdinde harekete geçirilerek vatandaşların ve Anadolu Basınının mağduriyeti önlenmelidir.
  • Valilik, Emniyet müdürlükleri, il basın müdürlükleri tarafından titiz çalışmalarla hazırlanan Sarı Basın kartı alacak gazetecilerin dosyaları, 231 Sayılı Basın Yayın Genel Müdürlüğü Yasası ile kurulan Basın kartları Yönetmeliği´nin 38. maddesi ile oluşturulan ve Türk basınının tamamını temsil etmeyen belli kişi ve gruplardan oluşan Basın kartları komisyonu tarafından verilmektedir. Basın kartları Komisyonunda Basın İlan Kurumu temsilcileri de görev alarak Basın kartları komisyonu yeniden düzenlenmelidir.
  • Görüldüğü gibi Türk basınının bel kemiğini oluşturan ve Kurtuluş Savaşı’nda Milli Mücadeleye destek olup Atatürk´ün deneyimi ile “Gazi Basın” unvanını alan Türkiye Cumhuriyeti´nin birlik ve bütünlüğünün teminatı Anadolu basını her bakımdan sürekli mağdur olmaktadır.
  • Medya mesleği ile ilgili yürürlükte olan yasa ve yönetmelikleri incelemek üzere TBMM’de ciddi ve kapsamlı bir araştırma komisyonu kurulmalı. Basın mesleğinin kötüye kullanımını önleyecek, tartışmalara son verecek. Resmi ilan dağıtımındaki haksızlığı önleyecek. Basınla ilgili Yasa ve yönetmeliklerde yerel basını dışlayan hükümleri düzeltecek, Gazetecilik mesleğinin itibarını koruyacak yasal çalışmalar yapılmalı.
  • Özetle, 195 sayılı Basın ilan Kurumu ve 231 Basın Yayın Genel Müdürlüğü yasaları ile bu yasalara göre çıkartılan yönetmelikler tümü ile gözden geçirilip değiştirilerek günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek hale getirilmeli ayrıca bu konuda yapılacak çalışmaların bilgi edinme yasası gereğince birliğimize de bilgi verilmesini istiyoruz.

BİK BAYRAMOĞLU TATİL KÖYÜ EĞİTİM TESİSİ OLMALI

12 ayda sadece 3 ay çalışan Basın İlan Kurumu Bayramoğlu Tatil köyü her yıl milyonlarca lira zarar ediyor. 45 dönüm alan üzerinde kurulan tatil köyüne özel veya kamu üniversiteleri ile işbirliği yapılarak İletişim Fakültesi kurulabilir.

195 Sayılı Basın İlan Kurumu yasası gereğince kurum karının % 5´ten az olmamak üzere olan bölümünü Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Derneklerine yardım olarak dağıtılır Hükmü, yasanın ruhuna aykırı olarak çıkartılan yönetmelik ve genel kurul kararı ile Ankara, İstanbul, İzmir, Çukurova ve Bursa Gazeteciler Cemiyetleri ile bazı derneklere her yıl milyonlarca lira yardım yapılması Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Cemiyetlere yapılan bu yardım parası ile Darıca Bayramoğlun’daki tesiste kurulacak ve tüm medya mensuplarının yararlanacağı eğitim kompleksi için hizmetleri için harcanarak Türk medyasının en büyük ihtiyacı olan eğitimli elaman yetiştirmek için harcanmalı.

Atalay ne diyor?

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak’ı makamında ziyaret ederek, Bayramoğlu Basın İlan Kurumu’nda yapmayı düşündükleri projelerle ilgili görüş alışverişinde bulundular.1968 yılından beri Darıca, Bayramoğlu – Balyanoz koyu Mevkiinde misafirlerine hizmet veren, yaklaşık 45.000 m2 alan üzerinde bulunan Basın İlan Kurumu Tatil Köyü ile ilgili olarak değişik projeleri olduğunu söyleyen Atalay, öncelikle burayı haftanın belirli günlerinde vatandaşların da istifade edebileceği şekilde, değişik spor aktivitelerinin yapılabileceği bir spor merkezi haline getirmeyi düşündüklerini söyledi. Spor ve kamp tesislerinin yanı sıra, büyük bir otel ve yarı olimpik yüzme havuzuyla birlikte bölgeyi cazibe merkezi haline getirecek büyük bir projeyi başlatacaklarını müjdeleyen Atalay “her yıl yaz dönemlerinde öncelikli olarak basın sektöründe çalışan kimseler ve bunların yakınlarına “düşük fiyat, yüksek konfor” anlayışı hizmet veren bu tesisimizi dört mevsim kullanılabilir bir yer haline getirmeyi düşünüyoruz.Atalay ayrıca burada bir de yelken kulübü kuracaklarını belirterek bu noktada belediyemizden de bizlere yardımcı olmalarını bekliyoruz” dedi.